Queen’s Üniversitesi Çocuk Hakları Merkezi Eş Direktörü:
“Yetişkinler her şeyin en iyisini bilmez”
İstanbul Bilgi Üniversitesi, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 30. yılında “Çocuğun Katılım Hakkı: Neredeyiz?” sempozyumunu düzenledi. Alanında uzman isimlerin ağırlandığı etkinlikte konuşan Prof. Laura Lundy, çocuk katılımının önündeki engellerden birinin de yetişkinlerden kaynaklı yanlış algılardan kaynaklandığını vurguladı
İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi (ÇOÇA), İstanbul İsveç Başkonsolosluğu iş birliğiyle 2014’ten bu yana devam eden “Genç Sesler Projesi” kapsamında “Çocuğun Katılım Hakkı: Neredeyiz?” başlıklı sempozyuma ev sahipliği yaptı. 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü kapsamında düzenlenen etkinliğin açılış konuşmalarını, BİLGİ Sivil Toplum Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci ve İsveç Başkonsolosluğu Türkiye-İsveç İş Birliği Birimi Yöneticisi Cecilia Bisgen Jansson yaptı.
“Çocukları dinlersek, görüşlerini ciddiye alırsak diğer haklar da otomatik olarak uygulanmış olur”
Sempozyumunun ana konuşmacısı, geliştirdiği Lundy Modeli ile tanınan Queen’s Üniversitesi Çocuk Hakları Merkezi Eş Direktörü Prof. Laura Lundy oldu. “Çocuğun Katılımını Anlamlı Kılma: Çocuk Hakları Temelli Yaklaşım” başlıklı sunumunda Prof. Lundy “Çocuğun ifadesi yeterli değil” isimli makalesinde çocuğun katılım hakkının uygulanmasına dair önerdiği model üzerinden Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 12. maddesine değindi. Prof Lundy, “Bu madde çocukların sadece kendilerini ifade etmesini değil aynı zamanda kendilerine ilişkin kararlarda da etki sahibi olmalarının yolunu açıyor. Oyun hakkı, güven hakkı, bakım hakkı gibi haklara atıfta bulunuyor. Çocukları dinlersek, görüşlerini ciddiye alırsak diğer haklar da otomatik olarak uygulanmış olur” dedi. “Çocuklar katılım hakkına sahip olursa yetişkinler kontrolü kaybeder” ve “Yetişkinler her şeyin en iyisini bilir” tarzı yanlış algılara dikkat çeken Prof. Lundy, “Çocuğun katılım hakkı ve iletişimi anne karnında başlar. Bizim sorumluluğumuz bu özgürlüğü onlara sağlamaktır. Çocuklara seslerini duyurabilmeleri için güvenceyi vermeli ve bunun için uygun alanları yaratmalıyız” dedi.
“Katılım hakkına sıra gelmedi”
Açılış konuşmalarının ardından düzenlenen panelde söz alan Strängnäs Belediyesi Çocuk Ombudsmanı Helena Edvinsson, çocuk katılımının karar alma mekanizmalarında da önemli olduğuna vurgu yaparak, İsveç’te konut alanları belirlenirken çocukların fikirlerine başvurulduğunu ifade etti. “Çocuklar geleceğimizdir onlara iyi bakmalıyız” algısının değişmesi gerektiğini ifade eden Edvinsson, “Çocukların bugünün bir parçası olduğunu fark etmeli ve bugün toplumun bir parçası olarak kabul etmeliyiz” dedi.
UNICEF Türkiye Ergen/Genç Katılımı ve Güçlendirilmesi Sorumlusu Nilgün Çavuşoğlu ise ülkemizde katılım hakkı konusunda geç kalındığına ve atılması gereken çok fazla adım olduğuna dikkat çekti. Türkiye’de yürütülen çalışmalarla ilgili söz alan Kamu Denetçiliği Kurumu Kamu Denetçisi Celile Özlem Tunçak da çocukların başvurularına açık olduklarını belirterek, “Geçen yıl bin çocuktan başvuru aldık. Başvurulara geri dönerek ve ilgilenerek çocuğun kendini birey olarak kabul edişine destek oluyoruz” dedi.
“İklim krizi çocuk hakları mücadelesine dönüştü”
Sempozyumun paralel oturumlarında çocuk katılımı ekoloji, kent, eğitim, aile, medya ve sivil toplum perspektiflerinden ele alındı. Ekoloji ve Çocuk Katılımı başlıklı oturumda söz alan Eğitim Reformu Girişimi’nden Burcu Meltem Arık, iklim krizinden en çok etkilenen kitlenin çocuklar olduğunu belirttiği konuşmasında, “Geleceğin sahibi olan çocukları karar alma süreçlerinde daha fazla görmeye başladık. Greta Thunberg, ekolojide çocuk katılımına çok büyük bir adım attı. Greta’nın da dahil olduğu 16 çocuk, küresel karbon emisyonuna neden olan Türkiye dahil 5 ülkeye dava açtı. Davayı kazanırlarsa iklim krizi çocuk hakları üzerinden anılacak çünkü kriz hak mücadelesine dönüştü” dedi. Oturumda Başka Bir Okul Mümkün Derneği’nden Özge Oğuz, Fridays For Future Türkiye’den Bilge Güven ve Yiğithan Bektaş ile Genç Bostan Ekibi’nden Derya Başaran ve Murat Özer de iklimle mücadele sürecinde yaşadıkları deneyimleri paylaştı.
Çocuğun hayatının üçte ikisi okulda geçiyor
Eğitimde Çocuk Katılımı başlıklı oturumda söz alan Başka Bir Okul Mümkün Derneği’nden Atike Zeynep Kılıç, “Çocuk hayatının üçte ikisi okulda geçiyor. Buna rağmen okulların çocuklara ait olduğuna dair bilinç oturmadı. Eğitimde katılım hakkının hayata geçmesi için öğrenim süreçlerinden kantin ortamına ve teneffüs sürelerine kadar her konuda çocukları da karar süreçlerine dahil etmek önemli” dedi. Boğaziçi Üniversitesi Temel Eğitim Bölüm Zeynep Erdiller ise eğitimde katılım konusunda öncelikle ele alınması gerekenin öğretmen olduğunu vurguladı. Öğretmenlerin çocukları nasıl tanımladığı, algıladığının önemli olduğunu belirten Erdiller, sadece çocukların değil öğretmenlerin de kendilerini geliştirmesi gerektiğini söyledi. Oturumda söz alan BİLGİ Çocuk Çalışmaları Birimi’nden Gözde Durmuş ise Demokratik Okula Doğru Projesi hakkında bilgi verdi. Durmuş, “Çocuğun katılım hakkı diğer haklardan daha önemsizmiş gibi bir algı var, bu algıyı düzeltmek ve tüm karar vericilerin ve yetişkinlerin çocuk katılımın bir hak olduğu bilgisinden hareketle sorumluluklarını yerine getirmeye davet etmek gerekiyor. Çocukların eğitim süreçlerinde ve karar mekanizmalarına etkin ve anlamlı şekilde katılımlarını kolaylaştırmak şart” dedi.
Sempozyum 23 Kasım Cumartesi günü de devam ediyor. Sempozyumun ikinci günün de “çocuk koruma ve çocuk katılımı” arasındaki ilişkinin konuşulacağı açılış oturumu, yetişkin ve çocuklarla birlikte yapılacak atölye çalışmaları ve farklı katılım mekanizmalarında yer alan çocukların deneyimleri üzerine yapılacak söyleşi ve gün sonunda tüm katılımcılarla yapılacak forum ile devam edecek.