Nöroloji-Beyin, Sinir Sağlığı

Horlama ve uyku – apne sendromu

Horlama ve uyku-apne sendromu

  • Geceleri eşiniz yan odalardan duyulacak kadar şiddetli horladığınızı söylüyor,
  • Horlamanızın soluk durmaları ile kesildiği söyleniyor,
  • Geceleri göğüs, baş veya boynunuzda terleme oluyor,
  • Geceleri sık sık tuvalet ihtiyacı ile uyanıyor,
  • Sabah yorgun ve uykunuzu almamış olarak kalkıyor,
  • Gündüz boş kaldıkça uykunuz geliyor,
  • Akşamları sosyal hayattan uzaklaşıyor,
  • Sabahları ağzınız kuruyor,
  • Kilo vermeye çalışıyor ve veremiyor,
  • Tansiyonunuz yükseliyor,
  • Unutkan ve sinirli iseniz

Horlama, genellikle nefes alma sırasında yutak çevresindeki yumuşak dokuların titreşmesi sonucu oluşan sestir. Üst solunum yolunun genellikle dil arkasındaki alanda daralması sonucu, daralma ile orantılı olarak horlama artar.

Horlama toplumda sık rastlanan bir şikayet midir?

Prof. Dr. Hakan KAYNAK
Prof. Dr. Hakan KAYNAK

Her 100 kişiden 42 si horlamaktadır. Yaşın artması ile horlamanın görülme sıklığı da artarak 60 yaşında erkeklerde % 60 a, kadınlarda ise % 40 a ulaşmaktadır. Kadınlarda yağlanma kalça bölgesinde erkeklerde ise boyun ve karında yoğunlaşmıştır. Bu durum, yutak çevresinde daha çok daralmaya ve göğüs içi basınçta daha çok artmaya sebep olarak erkeklerin daha çok horlamasına neden olur. Kadınların kas yapısındaki farklılıkların da horlama olmamasında rolü olduğu düşünülmektedir. Kadınlar menapoz dönemi sonrasında hormonal dengelerinin değişmesi sonucu, özellikle kas yapılarının erkeklerinkine benzemesi sonucunda erkeklere benzer şekil ve sıklıkta horlamaya başlarlar..

Kesintisiz, yani solunum düzensizliğinin eşlik etmediği, düzenli horlamanın, uykuda bölünme oluşturmuyorsa hastaya herhangi bir zarar vermediği düşünülmektedir. Bu tür horlama sadece hastanın çevresini ve özellikle de eşini rahatsız etmektedir.

Bazen horlama düzensiz, zaman zaman da solunum güçlüğü ile birlikte olmaktadır ki, hasta bu durumda solunum sırasında aşırı bir güç harcamaktadır. Solunum düzensizlikleri uyanıklıklara sebep oluyorsa, uykunun kalitesi de bozulmaktadır. Uyanıklıklar bazen hasta tarafından farkedilmekte, bu durumda hasta gece sık sık uyanma veya uykusuzluk şikayeti ile hekime başvurmaktadır. Bazen de gece içinde solunum düzensizliklerinin ortaya çıkardığı uyanıklıklar çok kısa sürmekte, 5-10 saniye süren bu uyanıklıklar hasta tarafından farkedilmemekte, bu kez de hasta yorgunluk ve gündüz uykululuk şikayeti ile hekime başvurmaktadır.

En çok üzerinde durulması gereken horlama şekli, sessizlik dönemleri ile kesintiye uğrayan şiddetli horlamalardır. Bu tür horlamalardaki sessizlik dönemleri, solunum durmalarına tekabül etmektedir. Solunum durmaları veya azalmaları (apne veya hipopne) gece içinde yüzlerce defa takrarlayabilmekte ve maalesef bunların ancak çok az bir kısmı hastanın yakınları tarafından farkedilmektedir. Horlamanın solunum durmaları ile birlikte olduğu klinik tabloya obstrüktif uyku-apne sendromu denir (uykuda solunum durması sendromu). Hasta her solunum durmasının ardından 5-10 saniye süreyle uyanmakta, daha doğrusu ancak uyanarak solunum durmasını sonlandırabilmektedir. Bu kısa süreli uyanıklıklar hasta tarafından hissedilmemekte, uyku süreklilik kazanmadığından uykunun asıl dinlendirici olan dönemlerine ulaşılması mümkün olmamaktadır. Böylece hasta farkında olmadan kalitesiz, yüzeyel ve kısa süreli uyanıklıklarla bölünmüş bir uyku uyumaktadır. Solunum durmalarının sayısı ve süresi hastalığın şiddetine göre değişmektedir. Solunum durmaları 10 saniyeden 1-2 dakikaya kadar uzayabilmektedir. Sayısı da gecede 15-20 den 400-500 e kadar değişmektedir. Saatte 60-70 kez tekrarlayan 15-20 saniye süreli solunum durmaları hastalığın ciddi olarak ilerlemiş olduğunu gösterir. Solunum durmalarına normalde % 95 olan oksijen düzeyinden % 50 ye varan düşmeler eşlik eder. Aynı anda kalp atımında düzensizlikler görülmekte ve ileri yaşlarda kalp ritmindeki düzensizlikler ani kalp durmalarına da yol açarak, uykuda ani ölümlere sebep olmaktadır. Hastalık sonucu, hasta gece boyunca 1-2 kez, bazen daha sık idrar yapma ihtiyacı duyar. Gece boyunca aşırı terler ve sabah kalktığında kendini yorgun ve uykulu hisseder. Yorgunluk bütün gün devam etmekte, hastaların çoğu gündüz fırsat buldukça uyumaktadır. Bu hastaların gündüz uykululukları, verimliliklerinin düşmesine, isteksiz, gergin ve sıkıntılı olmalarına yol açar. Gündüz uykululuğun trafik kazalarına da yol açtığı yapılan çalışmalarla gösterilmiştir. Uzun dönemde obstrüktif uyku-apne sendromu, yüksek tansiyon, kalp krizi, beyin damar tıkanıkları sonucu felçler gibi ciddi problemlere yol açmakdadır. Yukarıda belirttiğim ciddi sonuçları nedeniyle, sürekli ve şiddetli horlaması olanlar, eğer eşleri solunum durması farkediyorsa veya kendileri uykudan yorgun ve baş ağrısı ile uyanıyorlarsa, gündüz kendilerini uykulu hissediyorlarsa mutlaka hekime başvurmalı ve en az bir gece uyku laboratuarında incelenmelidir. Uyku laboratuarında hastalığın şiddeti objektif olarak belirlenecek, tedavi de bu veriler doğrultusunda yapıldığında sonuçlar daha yüz güldürücü olacaktır.

Uykuda solunum bozuklukları nasıl teşhis edilir ?

Hastaların, kesin teşhisi hastanın gece boyunca izlenmesi ile konulur. Bu amaçla, hastalar vücutlarının muhtelif yerlerine değişik sensörler konarak incelenirler. Kullanılan sensörler ne kadar hassas ve çok sayıda ise, uyku-apne sendromunun değişik boyutları hakkında o kadar çok bilgi elde edilir. Hassas tetkiklerin yapılabilmesi için hastaların uyku laboratuarlarında, evlerindeki şartlara mümkün olduğu kadar benzer bir ortamda, tüm gece boyunca izlenmeleri gerekmektedir.

Uyku laboratuarlarında yapılan incelemeler sonunda, uykuda solunum durmalarının sayısı, süresi, beraberinde ortaya çıkan oksijen azalmasının düzeyi, kalp ritmindeki düzensizlikler ve uykunun bu olaylardan nasıl etkilendiği ortaya konur. Bu şekilde hastalığın şiddetinin belirlenmesi hastalığın tedavisi sırasında da yol göstericidir. Gece boyunca saatte 5 ile 15 kez solunum düzensizliği olan hastalar hafif düzeyde, 15 ile 30 arasında olanlar orta düzeyde, 30 un üzerinde solunum düzensizliği olan hastalar ise uykuda ileri düzeyde solunum problemi olan hastalar olarak değerlendirilir.

Uykuda solunum durmalarının sonuçları nelerdir ?

Obstrüktif uyku-apne sendromunda komplikasyonları iki grupta toplamak mümkündür.

Gündüz uykululuğa bağlı komplikasyonlar :

Hastaların bir kısmı gündüz uykulu olduklarını kabul etmese de yapılan araştırmalarda bütün hastalarda belli düzeylerde uykululuk hali ortaya konmuştur. Gündüz aşırı uykululuk öncelikle hastaların verimliliklerinde azalmaya yol açmakta, zaman içinde hastalar bu durumu aşırı uyuyarak telafi etmeye çalışmakta, bu da sosyal düzenlerinde aksamaya, aile ve iş hayatında ilişkilerinin bozulmasına sebep olmaktadır. Aynı hastaların diğer meslekdaşlarına göre daha çok iş kazalarına yol açtıkları da bilinmektedir.

Uyku-apneli hastalarda son yıllarda trafik kazası yapma oranları konusunda yoğun araştırmalar yapılmıştır. Bütün çalışmalarda trafik kazalarının ortalama üçte birinin horlama ve uykuda solunum bozukluğu olan hastalar tarafından yapıldığı görülmüştür. Hastalara araba kullanırken uykularının gelmediğini iddia etseler de, EEG kayıtları yapılarak ve göz kırpma sayısı saptanarak yapılan araştırmalarda hastaların araba kullanırken 5-10 saniye süreli dalmalarının olduğu ve bu durumun hasta tarafından farkedilmediği görülmüştür. Uykululuk hali olmasa da dikkatteki azalma da trafik kazaları için yeterli olmaktadır.

Oksijen eksikliğine bağlı komplikasyonlar :

Uykuda solunum durması olan ağır durumdaki hastalarda gece boyunca 400-500 kez tekrarlayan solunum durmaları ile birlikte aynı sayıda oksijen düşmeleri de yaşanmaktadır.

Gece boyunca ortaya çıkan düşük oksijen düzeyi, hastanın kalp ve damar sisteminde yüklenmeye yol açmakta, hastaların yarıya yakınında zaman içinde kalp büyümesine ve hipertansiyona sebep olmaktadır. Hipertansiyonun, bu hastalarda %30-40 oranlarında ve hatta bazı çalışmalarda %50 ye varan oranlarda görüldüğü bilinmektedir. Akciğer damarlarında da daha az oranda olmakla birlikte yüklenme oluşmaktadır. Bu oran da genellikle % 20 olarak bildirilmektedir.

Hastaların kalp ritmleri incelendiğinde apne sırasında oluşan bradikardiyi uyanıklık sırasında taşikardi izlemektedir. Bradi-taşi-aritmi denen bu ritm bozukluğuna bazen daha değişik ritm bozuklukları da eklenebilmektedir. Kalp ritmindeki bozukluklar, bazen hastanın uykuda kaybedilmesine dahi sebep olmaktadır.

Uykuda solunum durmaları nasıl tedavi edilmelidir?

Tedavi hastalığın sebepleri, şiddeti, eşlik eden belirtiler, hastanın yaşı ve psikolojik durumu göz önüne alınarak yapılmalıdır. Ancak tedavi seçeneklerinden hiçbiri başlangıçta uygulanması kolay yöntemler olarak görülmemekle birlikte zaman içinde hastalar en azından seçeneklerden birine uyum sağlayabilmektedir.

Uykuda solunum bozukluklarında, bugüne kadar birçok tedavi denenmesine rağmen, yapılan araştırmalarda, içlerinde hastalığın belirtileri ve komplikasyonları üzerine % 100 etkili tek yöntem burun yolu ile devamlı pozitif basınçlı hava vermeye yarayan bir alettir. CPAP (continious positive air pressure) denilen bu alet 1990 lı yıllardan beri hastalığın tedavisinde başarı ile kullanılmaktadır. Diğer yöntemler de zaman zaman kriterlere uygun hastalarda başarılı olmakla birlikte, uzun dönemde hastalığın tekrarlama riski ve komplikasyonlara etkinliği göz önüne alındığında çok başarılı görülmemektedir.

Sağlık haberlerine hızlıca ulaşabilmek hem de destek olmak için Google News'te Sağlık News'e abone olun. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir