Ağız ve Diş Sağlığı

Erken Dönemde yapılan Diş dolgusu neden önemlidir?

Her insanın hayatında en az bir kez başına gelen diş çürüğü, maalesef pek çok olumsuz etkiye neden olabilir. Diş çürüğünün sebep olduğu ağrı, kötü ağız kokusu gibi faktörler, kişinin hayat kalitesini ciddi şekilde düşürebilmektedir. İstanbul Okan Üniversitesi Diş Hastanesi’nden Dr. Öğr. Gör. Gülşah Yenier Yurdagüven, diş çürüğünün nedenleri ve tedavisi hakkında bizlerle önemli bilgiler paylaştı.

Diş çürüğü neden oluşur? Nasıl önlenir?

Ağız içerisinde bakterilerin oluşturduğu asit, dişlerin mineral dokularını çözerek mine bütünlüğünün bozulmasına, diş çürüklerinin oluşmasına neden olur. Ancak, diş çürüğü önlenebilir bir hastalıktır. Beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi, iyi bir ağız hijyeninin sağlanması, remineralizasyon ajanlarının kullanılması, düzenli diş hekimi kontrolleri ile çürükten korunmak mümkündür. 

Diş çürüğüne nasıl bir tedavi uygulanmalıdır?

Diş çürüğünün ilk aşaması olan başlangıç seviyesinde kavitasyon göstermeyen lezyonlarda restorasyonlar yerine remineralizasyon tedavisi uygulanmaktadır. Böylece, demineralize olmuş çözünmüş dokular eski haline getirilebilir. Ancak mine ve sert dokular çok fazla mineral kaybetmeye başladığında dişlerinizde geri dönüşü olmayan hasarlar, diş yüzeyinde kavite adı verilen boşluklar, oyuklar oluşabilir. Vücudunuz daha fazla mine dokusu üretemediği için mevcut dişteki madde kaybını onarmak ve kaybedilen estetik ve fonksiyonu geri kazandırmak için restoratif diş tedavileri uygulanır. 

Diş dolgusu nasıl çalışır?

Diş dolguları, çürüğü tedavi eder ve kavitasyonun daha fazla büyümesini önler. Diş hekiminiz diş çürüğünü uzaklaştırdığında çürüğe neden olan bakterileri ortadan kaldırarak dişin o bölgesinde daha büyük bir çürük oluşmasını engeller. Bu nedenle, dolgu sadece bir çürük tedavisi değildir, aynı zamanda ileriki dönemde oluşabilecek çürükleri de önlemektedir. 

Dolgu tedavisinin gecikmesinde nasıl sorunlarla karşı karşıya kalırız?

Erken dönemde restoratif tedaviler uygulanmadığında, kavitasyonun derinliği ya da genişliği artarak daha fazla soruna yol açabilir. Diş çürüğü dentin dokusuna ulaştığında daha hızlı ilerler. Sıcak-soğuğa ve tatlı besinlere karşı hassasiyet şikâyeti oluşabilirken, derin dentin çürüklerinde ağrı görülebilir. Kavitasyon içerisinde daha fazla besin artıklarının birikmesi, çürüğün içinde ve çevresinde daha zor temizlenebilir alanların oluşması nedeniyle çürük daha hızlı yayılabilir. 

Ne kadar az çürük dokusu uzaklaştırılırsa, dişin canlılığını koruyan pulpaya o kadar az zarar verilir.  Başka bir deyişle dişin kök kanalı tedavisi gereksinimi azalır. Kavite büyük olduğu sürece kalan diş sert dokularındaki madde kaybı artar ve bu da diş yapısının zayıflamasına ve kırılmaya daha yatkın hale gelmesine neden olur. 

Sonuç olarak; Tedavinizi geciktirmemek, çürüklerin erken teşhis edilmesi ve tedavi edilmesiyle restorasyonların daha uzun ömürlü olmasını sağlar. Diş tedavisini ihmal ederek dişlere daha fazla zarar verebilirsiniz. Erken teşhis, çürüğün ilerlemesini durdurarak ve minimal invaziv uygulamalarla diş dokusunu korumaya yardımcı olur. Bu nedenle, düzenli diş hekimi kontrollerine önem vermek ve tedavi gerektiğinde zamanında harekete geçmek, sağlıklı bir ağız ve gülümseme için kritik öneme sahiptir. Unutmayın ki, diş sağlığına verilen özen, genel sağlığımızı da olumlu yönde etkiler.

Sağlık haberlerine hızlıca ulaşabilmek hem de destek olmak için Google News'te Sağlık News'e abone olun. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir