Bitkisel Tedavi ( Alternatif Tıp )

Hemoroid’te güncel tedavi yöntemleri

HEMOROİD TEDAVİSİ

A)CERRAHİ DIŞI TEDAVİLER:

1)BİTKİSEL TEDAVİLER

  • Psyllium tohumu:Metamucil
  • Metilsellüloz:Citrucel
  • Flavanoidler:diğer adları ile P vitamini veya citrin, hemoroid tedavisinde etkili olan doğal bir antioksidandır.
  • Hamamelis virginiana:kreminin sürülmesi hemoroid veya basur tedavisinde etkilidir.
  • Ruscus aculeatus:Karadeniz bölgemizde yetişen bir bitkidir ve tavşanmemesi, herdemtaze, dişi kuşkonmaz, enir ve yaban mersini adları ile bilinir. Çay veya kapsül şeklinde bulunmaktadır.
  • Aesculus hippocastanum:at kestanesi adı ile bilinir, çay veya kapsül şeklinde bulunmaktadır.
  • Silybum Marianum:Deve dikeni, deve kengeri, kengel, sütlü kengel, uslu kenger, akkız, kıbbun, Meryemana dikeni ve sevkülmeryem gibi adlarla da anılır.

Bu tedavilerin kesinlikle doktor denetimi olmadan kullanılmaması gerekir. Bir antioksidan olan betakaroten’in sigara içen kişilerde alınması durumunda akciğer kanseri riskini arttırdığı ve ısırgan otu ve aşırı sarımsak tüketiminin kemoterapi almakta olan hastalarda kanama sorunu yarattığı gibi bulgular vardır.

Op. Dr.Mustafa Şener
Op. Dr.Mustafa Şener

2) MERHEMLER

Hemoroid veya basur tedavisinde sıklıkla ağrıyı, şişliği ve yanma hissinin azaltmaya yönelik, bölgesel uyuşturma (anestezik) oluşturan ve kortizonlu merhemler verilir. Bunun dışında % 0.2’lik veya % 0.4’lük nitrogliserinli krem:ile makattaki çatlak üzerine masaj yapılması: iç makat kasını gevşetme ve böylelikle makattaki spazmı çözme gibi bir etkisi vardır. Fazla miktarlarda kullanılmamalıdır, çünkü fazla miktarda kullanıldığında tansiyonu düşürerek başağrısı, baş dönmesi ve baygınlık hissi gibi yakınmalar yapabilirler. Uygulama sırasında parmaktan emilme olasılığına karşın eldiven ile uygulama veya kalın bir tahta veya plastik çubuk yardımı ile uygulanması bu yan etkileri azaltabilir.

3) İLAÇ TEDAVİSİ

Ülkemizde bu amaçla saflaştırılmış mikronize flavonoid fraksiyonu ve kalsiyum besilat maddelerini içeren hemoroid ilaçları bulunmaktadır. Bu ilaçlar ancak doktor denetiminde kullanılabilir, asla gelişigüzel alınmamalıdır.

4) OTURMA BANYOSU

Oturma banyosu özellikle ılık su içinde yapılması durumunda makat bölgesi sorunlarında çok yararlı rahatlatıcı bir yöntemdir. Özellikle, hemoroid (basur, mayasıl, babasıl), makat çatlağı (anal fissür), makat sarkması (rektal prolapsus), makat siğili (anal kondilom, kondiloma akuminata), makat apsesi (anorektal apse, perianal apse, anal apse) ve makat fistülü (anorektal fistül, perianal fistül, anal fistül) gibi durumlarda oturma banyosu büyük bir rahatlık sağlar. Oturma banyosunun ideal olarak 15-20 dakika boyunca bir leğen, küvet veya özel olarak yapılmış oturma küvetleri içinde yapılması uygun olur. Genellikle, suyun içine bir katkı maddesi gerekmezken, bazen papatya suyu, deniz suyu, soda, tuz, iyotlu solüsyonlar (Batticon, Betadine vb.) ve bazı alkollü solüsyonların (Rivanol vb.) kullanılmasını öneren hekimler vardır. Oturma banyosunu takiben makat bölgesinin tahriş edilmeden çok yumuşak bir şekilde kağıt havlu ile kurulanması gerekir. Nadiren, bazı kişilerde bu uygulama baş dönmesine neden olmaktadır ve bu nedenle dikkatli olunmalıdır.

5) BOĞMA TEDAVİSİ (Bant Ligasyon)

  • Hemoroidleri boğma tedavisi ilk olarak MÖ 460 yılında Hipokrat tarafından tanımlanmıştır. Hemoroid memesinin boynuna bir lastik (toka gibi) takılması ve bu şekilde basurun çürümeye terk edilmesi prensibine dayanır. 1958 yılında Blaisdell, hemoroidlerde bant ligasyon işlemini tekrar tanımlamış ve 1963 yılında Barron günümüzde hemoroid tedavisinde kullanılan boğma tedavisini ve cihazınıni geliştirmiş ve daha sonra McGiveny ise bant ligatörü daha da kullanımlı hale getirmiştir.
  • İşlem öncesinde hasta 7-10 gün boyunca Aspirin veya Coumadin gibi kan sulandırıcı ilaçlar kullanmamalıdır.
  • İşlemden önce sıklıkla hastaya lavman ve lokal anestezi kremi uygulanır.
  • Hasta çoğunlukla sol yanına doğru yatırılır, tek kullanımlık bir anoskop yardımı ile makatın içi incelendikten sonra basur memesi aspiratör adı verilen bir alet yardımı ile dışarıya doğru çekilip, üzerine özel bir alet (aplikatör) yardımı ile lastik bant uygulanır. Bantlar yaklaşık 1 mm çapında ve 2.5 mm kalınlığındadır. Bazen aynı bölgeye iki adet bant uygulanabilir.
  • Bantlar dışkılama ile birlikte 7-10 gün içinde düşerler.
  • Hemoroid veya basur tedavisinde boğma tedavisi veya bant ligasyonun başarı oranı % 60-80 arasındadır.

Hemoroid tedavisinde bant ligasyon işlemi kime uygulanmalıdır?

Bant ligasyon, makat kanalında, dişli çizginin üzerinde yer alan ikinci derece hemoroidlerde uygulanır.

Hemoroid tedavisinde bant ligasyon işlemi kime uygulanmamalıdır?

Bant ligasyon, üçüncü derece ve dördüncü derecede hemoroidler için uygulanmamalıdır. Bazen büyük çaplı ikinci derecedeki hemoroidlerde bile bant ligasyon uygulanması sorun yaratabilir. Daha önceden hemoroid tedavisi için skleteroterapi uygulanan hastalara bant ligasyon uygulanmamalıdır. Uygulamayı yapan cerrahın bu konuda yeterli deneyiminin olması çok önemlidir.

Hemoroid tedavisinde bant ligasyon konusunda ne tartışma vardır?

Bant ligasyon tekniğini Barron sadece tek hemoroid memesi için tanımlamış ve başka memelerin varlığında üç haftalık aralıklara uygulama yapılmasını önermiştir. Buradaki başlıca çekincesi, aynı seansta birden çok bant uygulanırsa, makatta darlık (stenoz) oluşması idi. Ancak, günümüzde birden çok basur memesine aynı seansta uygulama yapan birçok cerrah vardır. İşlem sırasında lokal anestezi yapılmasının yararlı olacağını savunanların aksine, lokal anestezi yapıldığında bandın yanlış uygulanması durumunda, hastada ağrı hissinin oluşmayacağını bildiren gruplarda vardır. Ayrıca, lokal anestezi maddesi fazla yapıldığında, kana karışıp kalpte ritim bozukluğuna yol açabilmektedir.

Hemoroid tedavisinde bant ligasyon işlemi sonrasında ne tür komplikasyonlar gelişebilir?

  • Ağrı:Hemoroidlerin boğma (bant ligasyon) tedavisi sonrasında en sık görülen komplikasyon ağrıdır. Ağrı, sıklıkla işlemden hemen sonra başlar ve % 5-60 oranında görülür. Hemoroid bandının makata çok yakın olan bölüme yada makat kanalı içinde yer alan dişli çizginin altına yerleştirilmesi nedeni ile ağrı gelişir, bu durumda bant hemen çıkartılmalıdır. Hafif bir ağrı ve makatta bir dolgunluk veya baskı hissi olması normal kabul edilir.
  • Kanama:işlem sonrasında olguların % 3’ünde sorun yaratan kanama gelişir. Hemoroid bandının 7-10 gün sonra düşmesini takiben hafif bir kanama olması doğal kabul edilir.
  • Bandın kayması:hemoroid bantı güzel yerleşmeyince kayabilir, bu nedenle bazı cerrahlar aynı bölgeye iki adet bant yerleştirirler.
  • Enfeksiyon:hemoroidlere bant uygulaması sonrasında % 0.1 oranında gelişen enfeksiyon; ağrı, ateş ve idrar yapma güçlüğü (idrar retansiyonu) ile kendini belli eder.
  • Hemoroid pıhtılaşması:hastaların % 2 ile % 5’inde hemoroid pıhtılaşabilir (tromboze hemoroid), çok ağrılı bir durum olup sıklıkla cerrahi olarak boşaltılması gerekir.
  • Makat çatlağı:hemoroid bandının kayması sırasında vakaların % 1’inde makat çatlağı gelişir.

6)SKLEROTERAPİ

Hemoroid veya basur memesi içine aethoxysklerol veya fenol maddelerinin varis etrafına verilmesi prensibine dayanır. Uzun dönemde ilacın yapıldığı bölgede nasıra benzer bir nedbe dokusu gelişir ve 7-10 gün içinde hemoroidler söner. İşlem öncesinde hasta 7-10 gün boyunca Aspirin veya Coumadin gibi kan sulandırıcı ilaç kullanmamalıdır. İşlemden önce sıklıkla hastaya lavman ve lokal anestezi kremi uygulanır. Hasta sıklıkla sol yanına doğru yatırılır, bir anoskop yardımı ile makatın içi incelendikten sonra, iğne ile basurun boynuna ulaşılır ve 1-2 cm derinliğe dek girerek 3-5 ml kadar sklerozan madde enjekte edilir. İşlem sırasında iğnenin hemen çekilmesi kanamaya neden olabileceğinden iki dakika kadar içeride tutulur ve yavaşça çekilir.

Skleroterapinin avantajları

  • Uygulama sonrasında hasta kısa sürede rahatlar ve en az 12 ay süre ile bu tür bir yakınması olmaz.
  • Üçe kadar hemoroid memesine aynı anda uygulanabilir.

Skleroterapinin dezavantajları

  • Büyük hemoroidlerde hastaların % 30-40’ında tekrarlama görülür.
  • Skleroterapi uygulanmış hastaya boğma tedavisi (bant ligasyon) yapılamaz.

Hemoroid tedavisinde skleroterapi tedavisi kime uygulanmalıdır?

Skleroterapi makat kanalında, dişli çizginin üzerinde yer alan I. ve II. derecedeki hemoroidler için uygulanır.

Hemoroid tedavisinde skleroterapi tedavisi kime uygulanmamalıdır?

  • Dışarı fıtıklaşan hemoroidler (prolabe hemoroid)
  • Makattan yoğun kanama durumu
  • Makat çatlağı (anal fissür)
  • Makat fistülü (anal fistül)
  • Crohn hastalığı
  • Ülseratif kolit gibi durumlarda hemoroid tedavisi için skleroterapi denenmemelidir.

Hemoroid tedavisinde skleroterapi tadavisi sonrasında ne tür komplikasyonlar gelişebilir?

Skleroterapi sonrasında komplikasyon çok ender gelişir ve ortalama olarak % 1’den az görülür.

  • Kanama:iğnenin atar damara girmesi ve ilacın fazla miktarda verilmesi ile kanama olabilir ve 7-14 gün kadar devam edebilir.
  • Ağrı:işlemden sonra makatta dolgunluk hissi ve hafif ağrı olabilir, ancak ağrı kesici haplarla rahatlıkla kontrol edilebilir. İşlem sırasında ağrı hissedilmesi durumunda uygulama derhal sonlandırılmalıdır.
  • İlacın toplar damara kaçması:işlem sonrasında hastanın ağzına kötü bir tat gelirse, ilacın toplar damar içine gittiği düşünülür ve bu durum bir sorun oluşturmaz.
  • Prostat bezinde şişme:büyümüş prostat bezi olan kişilerde, ilacın prostat bezi içine kaçması durumunda, prostat bezi şişerek iltihap (prostatit) veya apse yapabilir.
  • Kısırlık:ilaç seminal vezikül adı verilen yapının içine girerse kısırlığa yol açabilir.
  • Hemoroid pıhtılaşması:hemoroid pıhtılaşabilir (tromboze hemoroid), çok ağrılı bir durum olup sıklıkla cerrahi olarak

7)İNFRARED KOAGÜLASYON

I. ve II. derecedeki hemoroidlerde etkilidir, nadiren üçüncü hemoroidlerde tercih edilir. Bu işlem infrared (lazer benzeri) prensibine dayanır. Aynı mantıkla, dondurma (kriyoterapi) işlemi de yapılmaktadır. İşlem öncesinde hasta 7-10 gün boyunca Aspirin veya Coumadin gibi kan sulandırıcı ilaç kullanmamalıdır. İşlemden önce sıklıkla hastaya lavman ve lokal anestezi kremi uygulanır. Hasta sıklıkla sol yanına doğru yatırılır, bir anoskop yardımı ile makatın içi incelendikten sonra infrared cihazı ile hemoroid memesi boynuna infrared akımı verilir.

İnfrared koagülasyon’un avantajları

  • Dokunun derinliği çok kolaylıkla ayarlanabilir.
  • I., II. ve III. derecedeki hemoroidlere uygulanabilir.
  • Birden çok basur memesi için güvenle uygulanabilir.
  • Ortalama işlem süresi 1 saniyedir.
  • Lazerde görüldüğü gibi, temas ettiği alan dışındaki bölgelerde pıhtılaşma yaratmaz
  • Kalp pili gibi hastanın vücudunda bulunan cihazlara bir zarar vermez.
  • Skleroterapi ve bant ligasyon işlemlerine göre daha az ağrılıdır.
  • Skleroterapi gibi diğer tedavi yöntemlerine yanıt vereyen hastalarda etkili olabilir.

İnfrared koagülasyon’un dezavantajları

  • Pahalı bir cihaz gerektirir.
  • Yöntemin başarısı, uygulayan cerrahın deneyimine bağlıdır.
  • Birden çok seans uygulama gerekebilir.
  • Genellikle bir yılın sonunda kontrol gerekir.
  • İşlemden 1-2 hafta sonra makattan hafif kanama olabilir.
  • Uzun dönem sonuçları bant ligasyon kadar iyi değildir.

Bipolar koagülasyon: Bipolar akım ile çalışan koter cihazından yararlanarak hemoroidlerin yakılması prensibine dayanır. I. ve II. derecedeki hemoroidlerde etkilidir.

Hemoroid arteri ligasyonu (HAL):hemoroid veya basura yol açan atar damarın ultrason cihazı yardımı ile bulunması ve köküne dikiş atılması prensibine dayanır. Bu işlemi, cerrahların bir bölümü ise ameliyathane koşullarında yapmayı tercih etmektedirler.

Ameliyatsız hemoroid tedavileri hangi durumlarda uygulanmamalıdır?

  • AIDS hastalığı,
  • Bağışıklığın zayıfladığı durumlar,
  • Pıhtılaşma bozukluğu,
  • İrritabıl bağırsak hastalığı,
  • Hamilelik,
  • Lohusalık,
  • Makat sarkması (rektal prolapsus),
  • Makat enfeksiyonu veya apsesi,
  • Makat çatlağı,
  • Makat tümörü (anal kanser),
  • Rektum kanseri gibi durumlarda ameliyatsız hemoroid tedavisi uygulanmamalıdır.

8)BİPOLAR FOTOKOAGÜLASYON

Bipolar akım ile çalışan koter cihazından yararlanarak hemoroidlerin yakılması prensibine dayanır. I. ve II. derecedeki hemoroidlerde etkilidir. Özel uçlu (BICAP) koter yardımı ile kanayan basur memelerine bipolar akım uygulanır

B) CERRAHİ TEDAVİLER

1- AÇIK TEKNİKLER (CERRAHİ TEDAVİLER):

Hemoroidlerin sadece % 5-10’unda cerrahi girişim gerekir. Üçüncü ve dördüncü derecedeki veya ilerlemiş olan hemoroidlerde ameliyat düşünülür. Hemoroidler makas, bıçak (bistüri), lazer, ultrasonik dissektör (Ligasure veya Ultracision) veya koter ile alınabilir. Lazer tekniğinde CO2, Argon, NdYag ve Diod lazer gibi değişik tipte lazerler kullanılmaktadır. Burada kullanılan cerrahi teknikler Milligan Morgan, Ferguson ve Whitehead teknikleri olarak adlandırılır. Pıhtılaşmış (tromboze) hemoroidler ise lokal anestezi ile boşaltılabilir.

Hemoroid ameliyatları sonrasında görülebilen komplikasyonlar

1. Ağrı:Hemoroid (basur) ameliyatı sonrasında en sık rastlanılan sorundur, çeşitli ağrı kesiciler, morfin benzeri ağrı kesiciler ile kontrol edilebilir.

2. İdrar yapma zorluğu: sıklıkla ameliyat sonrası spazm, ağrı, ameliyat bölgesindeki dikişler, sıkı pansuman yapılması, ameliyat sonrasında fazla sıvı alınması, ameliyatın spinal anestezi ile gerçekleştirilmesi, büyük hemoroidlerin (basur) ameliyatına bağlı olarak hastaların % 20’sinde ameliyat sonrasında geçici olarak idrar yapma zorluğu gelişir. Bazı durumlarda bir sonda yardımı ile idrarı boşaltmak gerekebilir. Başlıca nedeni makat bölgesi ve idrar kesesinin (mesane) sinirlerinin kuyruk sokumundan çıkması (sakral pleksus) ve ameliyat sonrası gelişen spazmdan mesanenin de olumsuz yönde etkilenmesidir.

3. İdrar yolu enfeksiyonu: idrar yolu enfeksiyonu hemoroid (basur) cerrahisinden sonra direkt olarak gelişen bir sorun değildir. Bazı ameliyatlarda uygulanan idrar sondası sonrasında gelişebilir.

4. Kabızlık:hastalar sıklıkla hemoroid (basur) ameliyatı sonrasında dışkılama işlemi sırasında ağrı çekeceği inancı veya korkusu nedeniyle zor bir dışkılama gerçekleşir. Hastaların neden dışkılamadan korktukları anlaşılabilir bir durum olmasına karşın bu korkunun dışkının içeride taşlaşmasına (fekal impaksiyon) neden olabileceği bilinmektedir. Kabızlık sorunu sıklıkla, ameliyattan sonra bir veya iki gün içinde normale döner, ancak üç gün içinde dışkılama gerçekleşmezse dışkı gevşetici ilaçlar (laksatif) önerilir.

5. Kanama:Yaklaşık hastaların % 2’sinde gelişir ve dikişlerin yetersizliği nedeniyle oluşur. Hemoroid (basur) ameliyatından sonraki ilk iki hafta içinde görülür ve sıklıkla dikişin açılması veya enfeksiyon nedeniyle bu sorun oluşur.

6. Geride memelerin kalması:hastaların en sık olarak yakındığı sorun küçük deri çıkıntılarını basur (hemoroid) memesi olarak yorumlamalarıdır. Bunlar hastaya huzursuzluk ve kaşıntı yaratırlar. Sıklıkla Longo ameliyatı olan hastalar ameliyat makatın iç kısmından yapıldığından dolayı makat derisinde ellerine meme geldiğinden yakınırlar.

7. Ameliyat sonrasında makat sarkmasının devam etmesi:Hemoroid (basur) ameliyatı sonrasında yeterli doku çıkartılmazsa makattan dışarıya sarkan ve iç çamaşırda ıslanma ve makatta kaşıntı yaratan bir şişlik kalır.

8. Ektropion veya Whitehead deformitesi:Hemoroid (basur) ameliyatı sırasında fazla miktarda bağırsak (rektum) bölümü kesilirse ve uygun şekilde tespit edilmez veya tespitinden kurtulursa makatın dışında iyileşme yoluna gider ve bu duruma ektropion veya Whitehead deformitesi adı verilir. Bu durumda hastadan sümüksü (mukuslu) bir akıntı gelir ve ciltte tahriş yada kaşıntı olur.

9. Makatta darlık gelişmesi:büyük hemoroidlerde (basur) fazla miktarda bağırsak (rektum) bölümü kesilirse, geniş bir nedbe dokusu oluşacağından ileri dönemde makatta darlık gelişebilir. Hemoroid memeleri arasında sağlam doku bölümleri bırakılarak bu komplikasyon önlenebilir. Makatta darlık gelişmesi halinde, ameliyattan 6-8 hafta sonra genişletme işlemi (dilatatör ile) uygulanabilir ve bu şekilde başarı sağlanamazsa proktoplasti denilen makat ağzını genişletme ameliyatı uygulanması gerekir.

10. Makat çatlağı (anal fissür):hemoroid (basur) ameliyatı sonrasında makat çatlağı (anal fissür) gelişebilir. Tedavisinde öncelikle % 0.2-0.6 yoğunluktaki nitrogliserinli kremler, Botoks uygulaması yapılır ve yanıt alınamaması durumunda ameliyat ile düzeltilebilir.

11. Makat fistülü:hemoroid (basur) ameliyatlarının % 1’inden azında makat fistülü (perianal fistül) gelisir.

12. Enfeksiyon:hemoroid ameliyatları sonrasında, sanılanın aksine enfeksiyon sorununa çok ender rastlanır.

13. Makatta kaşıntı:makat bölgesini aşırı temizleme ve özellikle sabun veya deterjan uygulaması sonrasında görülür.

14. Dışkı veya gaz kaçırma:Sfinkterotomi işlemi yapıldığında yaşlı hastaları etkileyen hemoroid (basur) ameliyatının çok ender bir komplikasyonudur.

İltihabi barsak hastalığında hemoroid ameliyatı:

Crohn hastalığı veya ülseratif kolit gibi iltihabi bağırsak hastalarının hemoroid ameliyatları, diğer hastaların ameliyatlarına göre çok daha dikkatle ele alınmalıdır. Crohn hastalığı olan kişilerde sık olarak makat fistülü (perianal fistül) ve makat apsesi (perianal apse) gibi sorunlar olabilir, bu nedenle bu hastalarda ameliyat öncesinde kolonoskopi, bilgisayarlı tomografi, makat bölgesi (pelvik) MR tetkiki ve endorektal ultrasonografi (ERUS) gibi tetkikleri ameliyat öncesinde yapmak gerekebilir. Aynı şekilde, ülseratif kolit hastalarında aktif dönemde yada alevlenme dönemlerinde hemoroid ameliyatı yapılması durumunda yara iyileşmesi çok gecikir ve ameliyat sonrası gayet ağrılı ve kanamalı geçebilir. Bu nedenle, ülseratif kolit hastalarında alevlenme dönemini çeşitli ilaçlarla yatıştırdıktan sonra hemoroid ameliyatını planlamak daha uygun olur.

2 -KAPALI CERRAHİ TEKNİKLERI :

LONGO AMELİYATI

Hemoroid makatta genellikle üç yerde ve dizilimi de saat kadranı üzerindeki 3, 7 ve 11 hizalarıdır ve klasik cerrahi yöntemde en az üç yerden yara oluşturmak gerekir. Bu ister normal dikişle yapılsın, ister lazer uygulamasıyla yapılsın makatta ciddi yaralar oluşur ve makat derisinde sinirler bol olduğundan, klasik hemoroid ameliyatı sonrasındaki dönem ağrılıdır. Antonio Longo tarafından İtalya’da 1996’da geliştirilen yöntemde ise makat dışında bir yara oluşmaz, ameliyat stapler adı verilen dikiş makinesi şeklinde tek kullanımlık bir alet yardımı ile sinir ağından fakir bir bölge olan makatın içinde gerçekleştirilir, bu da ameliyat sonrasındaki ağrı duyusunu azaltır. Bu nedenlerle Longo ameliyatı diğer cerrahi tekniklere göre daha az ağrılıdır ve hastaların işe daha erken geri dönmesine olanak sağlar. İçeride hemoroid damarları arasındaki bağlantılar ortadan kaldırıldığından dış hemoroidlerde söner. Ayrıca, makat sarkması (rektal mukozal prolapsus) durumlarında ve ileri derecedeki hemoroidlerde (üçüncü ve dördüncü derecedeki hemoroidler), Longo tekniği en başarılı sonuçları verdiği bildirilen teknikler arasındadır. Longo ameliyatı ülkemizde 1999 yılından beri başarı ile uygulanmaktadır. Deride sarkıt şeklinde birden çok hemoroid memesi olan, birden çok pıhtılaşmış dış basur memesi (tromboze hemoroid) olan hastalarda klasik hemoroid ameliyatı tercih edilir.

Longo hemoroid ameliyatının avantajları:

  • Az ağrılı olması:Stapler hemoroidopeksi olarak tanımlaman bu yöntem ise daha az ağrılı ve hastanın kısa sürede iyileşmesini sağlar. Longo yönteminde, makatın ağız kısmına girişim yapılmaz. Çünkü makatın son 3-4 santimetrelik kısmı ağrıya duyarlıdır ve bu teknikte daha yukarıdan çalışılır. Longo yöntemiyle tedavi edilen hastaların yüzde 80’i ağrı kesiciye çok daha az ihtiyaç duyar. Hasta ertesi gün bile rahatça dışkısını yapar.
  • Makattan sarkmayı önlemesi: Tek kullanımlık bir alet yardımı ile hemoroid memelerini yukarı doğru çeker ve hepsi içeriye girmiş olur. Böylece iç hemoroid memelerinin dışarı doğru sarkması engellenmiş olur.
  • Damarları kesmesi ve dikmesi:Longo aleti damarları overlok makinesi gibi keser ve diker. Böylece damarlar sabitleneceği için sonraki ıkınmalarda hemoroidal pakeler makattan dışarıya çıkmayacaktır.
  • İşe daha erken geriye dönmeyi sağlaması:Ameliyat süresi 10-15 dakika arasında değişmektedir. Çoğu hasta 3-4 gün sonra aktif yaşamlarına ve işlerine geri dönebilir.

HEMOROİD ARTER LİGASYONU – THD ( TRANSANAL HEMOROİDAL DEARTERİZASYON)

Hemoroid arteri ligasyonu (HAL):hemoroid veya basura yol açan atar damarın özel bir anoskop ve ultrasonik Doppler probu cihazı yardımı ile bulunması ve köküne dikiş atılması prensibine dayanır. Bu işlemi, cerrahların bir bölümü ise ameliyathane koşullarında yapmayı tercih etmektedirler.

Sağlık haberlerine hızlıca ulaşabilmek hem de destek olmak için Google News'te Sağlık News'e abone olun. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir