İstanbul depremine hazırlık: 7 sahra hastanesi
CİSÜ Platformu tarafından gerçekleştirilen ‘Depreme Hazırlıkta Sağlık Hizmetleri, Cinsel Sağlık Üreme Sağlığına Erişim ve Kadına Yönelik Şiddeti Önleme Forumu’nda deprem bölgesinde sorunların hala devam ettiği ve erkek şiddetinin durmadığı ifade edildi. Foruma katılan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) temsilcileri olası İstanbul depremine yönelik hazırlıklarını paylaşarak, İstanbul’da 7 sahra hastanesinin kurulmasının planlandığını açıkladı.
Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları Platformu (CİSÜ) tarafından düzenlenen ‘Depreme Hazırlıkta Sağlık Hizmetleri, Cinsel Sağlık Üreme Sağlığına Erişim ve Kadına Yönelik Şiddeti Önleme Forumu’nda İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Hıfzıssıhha Müdürlüğü’nden Şef Eser Çoban ve Ebe Aysun Atilla, olası İstanbul depremine karşı AKOM ve AFAD tarafından belirlenen Anadolu yakasında 2, Avrupa yakasında 4 bölgeye ek olarak Afet Koordinasyon Merkezinde 1 sahra hastanesi kuracaklarını açıkladılar.
Forumda konuşan Eser Çoban ve Aysun Atilla, İskenderun Arsuz’daki Sahra Hastanesi’nin İBB’ye devrolduğunu ve günlük ortalama 500 hastaya hizmet verildiğini söylediler. İlaçlama çalışmaları gerçekleştirdiklerini ve ayrıca İBB Toplum Ruh Sağlığı Bilim Kurulu’nun kurulduğunu dile getiren Çoban ve Atilla, Psikososyal Destek Hattı’nı (0212 449 90 01) hayata geçirdiklerini ifade eden Çoban ve Atilla, sözlerini şöyle sürdürdüler: “Olası İstanbul depremine karşı AKOM ve AFAD tarafından belirlenen Anadolu yakasında 2, Avrupa yakasında 4 bölgeye ek olarak Afet Koordinasyon Merkezinde 1 sahra hastanesi kuracağız. İstanbul Şehircilik Atölyesi Şube Müdürlüğü ile koordineli olarak Anadolu ve Avrupa yakasında sağlam zeminlerde yer alan birimlerimizde sağlık ekiplerimize yönelik çadır, ilk yardım çantası, jeneratör, yakıt, baret, eldiven gibi malzemeleri depolayacağız. 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası bölgeye sevk ettiğimiz ‘Sağlık Gemisi’nden en az 2 adet edinmeyi hedefliyoruz. Afet anında yapılacak sağlık müdahalelerine yönelik gönüllü kişilerle ilçe ya da mahalle bazında irtibat kurulacak ve gönüllü sağlık ve bakım hizmetleri gerçekleştirilecek. Sağlık ve Hıfzıssıhha Müdürlüğünde görev yapan yaklaşık 1350 personele bu eğitimlerin verilmeye başlanarak yıl sonuna kadar tamamlanmasını planlıyoruz.”
Deprem bölgesinde anne-bebek ölümleri
Forumda bir sunum yapan CİSÜ Platformu üyesi Halk Sağlığı Uzmanları Derneği’nden (HASUDER) Uzm. Dr. Pelin Şavlı Emiroğlu, afet ve acil durumlarda cinsel sağlık ve üreme sağlığı (CSÜS) hizmeti sunulmasının bir insan hakkı olduğunu belirterek, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin ve anne-bebek ölümlerinin arttığını dile getirdi. Deprem bölgesinde üreme çağında yaklaşık 4 milyon kadın bulunduğunu belirten Emiroğlu, bir aydaki canlı doğum sayısının 20 bin, gebeliği bilinen kadın nüfusun 175 bin, cinsel yolla bulaşan enfeksiyon ile yaşayan yetişkin nüfusun ise yaklaşık 361 bin olduğunu söyledi. Emiroğlu, “Bir ayda yaklaşık 448 ölü doğum bekleniyor. Tıbbi sorun yaşayacak gebe sayısı bir ayda 2900, 3 ayda 8700, tıbbi sorun yaşayacak yeni doğan sayısı bir ayda 3800, üç ayda 11 bin 600. Önlenebilecek anne ölümü bir ayda 3, üç ayda 11. Gelişmişlik göstergesi olduğu için bu gösterge çok önemli. Bu hizmetleri verebilirsek 3 ayda 11 anneyi ölümden kurtarırız. Cinsel aktif erkeklerin yaklaşık beşte biri kondom kullanıyor, cinsel şiddet nedeniyle hizmet gereksinimi olacak kişi sayısı yaklaşık 300 bin.”
Deprem bölgesindeki çadırların arasında bir metre bile mesafe olmadığına ve evin önündeki çadırlarda güvenliğin sağlanmasının çok zor olduğuna dikkat çeken Emiroğlu, “Kadınlarla ilgili öncelik doğum hizmetine verildi. Bundan başka kadın ya da genç kızlara yönelik bir üreme sağlığı hizmeti gözlemlemedik. Az sayıda bulunan çadır yerleşim alanlarında kadın ve erkek tuvaletleri yan yana. Bu alanların ayrılması ve kadın tuvaletlerinde güçlü bir çevre aydınlatması yapılması gerekiyor” dedi.
Deprem bölgesinde erkek şiddeti bitmiyor
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’ndan Açelya Uçan da depremden sonra erkek şiddetinin durmadığını ancak kadınların şiddeti dile getirmeye utandığını söyledi. Uçan, “Bunların uzun vadeli etkileri krizlere döndü ve uzun vadeli kayıplar bekleniyor. Şiddetin etkileri katmanlaşarak devam ediyor. Çadırların duvarları olmadığı için ev içindeki şiddet görünür hale geldi ve gönüllüler şahit oldular. Ayrımcılığın artması, destek mekanizmalarının ortadan kalkması ve yoksullukla tetiklenmesi erkek şiddetinin etkisini artırıyor. 6284’ün erkeklere elektronik kelepçeyle kadınları koruma çalışması 1,5 ay sonra takipsiz kaldı. Bu konuda ŞÖNİM çalışanlarının bilgi alamadığını biliyoruz. Sığınaklardaki kadınların çevre illere dağıtıldığını görüyoruz. Ama İstanbul depreminde ne olacağını kimse bilmiyor. Örneğin bir kadın şiddete maruz kalıyor, kadını şiddetten kurtarma niyetiyle kadından habersiz isim, soyadı gibi bilgileri 300 kişilik Whatsapp gruplarında paylaşılıyor” diye konuştu.