Günlük sosyal medya kullanım süresi arttıkça manevi yaşantı seviyesi azalıyor
Üsküdar Üniversitesi Kurucu rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan önderliğinde Türkiye genelinde manevi değerlerin aile yaşantısına ne derece katıldığını ölçebilmek için geniş kapsamlı bir araştırma gerçekleştirildi. Türkiye genelindeki bin 476 gönüllü katılımcı ile yürütülen araştırma sonuçlarına göre, günlük sosyal medya kullanım süresi arttıkça manevi yaşantı seviyesinin azaldığı görülüyor. Buna göre, 1 saatten az kullananların manevi yaşantı seviyesi en yüksek, 4 saat ve üzeri kullananların ise en düşük olduğu bulundu.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan önderliğinde Türkiye genelinde yürütülen araştırmanın gerçekleşmesinde İletişim Fakültesi Yeni Medya ve Gazetecilik Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal da görev aldı. Bu araştırmayla manevi değerlerin aile yaşantısına ne derece katıldığını ölçebilmek hedeflendi.
Araştırma Türkiye genelindeki bin 476 gönüllü katılımcı ile yürütüldü
Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın ‘Üsküdar Ailede Manevi Yaşantı Ölçeği’ ni geliştirebilmek ve ölçeğin kullanılmasıyla ilk sonuçları elde edebilmek amacıyla Türkiye genelindeki bin 476 gönüllü katılımcı ile bir araştırma yürütüldü. Bu ölçek ile manevi değerlerin aile yaşantısına ne derece katıldığını ölçebilmek hedeflendi.
Aile, çocuğun değerler eğitiminin temelinin atılmasında hayati önem taşımaktadır. Bu doğrultuda, ‘Ailede Manevi Yaşantı Ölçeğinin’ geliştirilmesi, araştırma yapılabilmesi ve konuya dikkat çekilmesi açısından önemli görüldü.
Araştırmaya katılanların yaş aralığı 18 ile 72, yaş ortalaması da 37
Yapılan geçerlilik ve güvenilirlik çalışmaları sonucunda, 39 madde ve 4 boyuttan (Aile Ortamı, Davranış, Din Eğitimi, Disiplin) oluşan geçerli ve güvenilir bir ölçek ortaya çıktı. Böylece, ailede manevi değerler ölçekteki Aile Ortamı, Davranış, Din Eğitimi, Disiplin boyutları altında yer alan maddeler ile ölçülebildi. Ölçekte, meşveret, eşitlik, özerklik, hakkaniyet, sevgi, saygı, güven, paylaşımcılık, maddi ve manevi kazanımlar kapsamında çeşitli maddeler yer aldı. Yaş aralığı 18 ile 72, yaş ortalaması 37 olan Türkiye genelindeki bin 476 katılımcıya ölçek uygulanarak ilk sonuçlar elde edildi.
Kadınların evde şefkat ve hoşgörüye daha çok önem verdikleri ortaya çıktı
Araştırma sonuçlarına göre, cinsiyete göre, kadınların erkeklere göre, ailede manevi yaşantıda ‘din eğitimi’ ve ‘aile ortamı’ boyutunda algı seviyeleri yüksek bulundu.
Aile ortamı boyutuna göre; kadınların evde şefkat ve hoşgörüye daha çok önem verdikleri ortaya çıktı. Bununla birlikte; kadınların, evde problem olduğunda çözmeye gayret edilmesini, sorunlara konuşarak çözüm üretilmesini, duyguların bastırılması yerine birbirine olan sevginin gösterilmesini, sıkıntı ve üzüntü durumlarında birbirine destek olunmasını, fedakârlık yapılmasını, birinin başına dert geldiğinde diğerlerinin de bunu dert etmesini, evin birtakım kuralları olmasını ve evde çoğunlukla mutlu hissetmeyi önemsediği bulundu.
Kadınlar din eğitimini erkeklere göre daha gerekli buluyor
Dini eğitim boyunca kadınların, erkeklere göre ölçekten aldıkları puan anlamlı fark yarattı. Yani, kadınların din eğitimini gerekli buldukları ve öncelikle aile yaşantısında verilmesi gerektiğine yönelik tutumlarının erkeklere göre daha yüksek olduğu ortaya çıktı. Bununla birlikte, zamana uyma, planlı çalışma, sözünde durma, iyi ahlak özelliklerini çocuğuna anlatmada da kadınların daha yüksek seviyede eğilim gösterdiği bulundu.
Sosyal medya kullanımı arttıkça ailede manevi yaşantı seviyesi değişiyor mu?
Araştırmada diğer bir sonuç da sosyal medya kullanımının ailede manevi yaşantı seviyesini farklılaştırdığı ile ilgili bulundu. Buna göre, sosyal medya kullanımı arttıkça ailede manevi yaşantı seviyesi azalıyor. Günde 1 saatten az sosyal medya kullananların manevi yaşantı seviyesi en yüksek, 4 saat ve üzeri kullananların ise en düşük olarak bulundu.
Araştırmada boyutlar incelendiğinde; günlük sosyal medya kullanımı 1 saatin üzerine çıktığında, aile ortamına yönelik algının düştüğü görüldü. Ölçek maddelerine göre, aile ortamı boyutunda belirtilen problem çözme, şefkat, hoşgörü, mutluluk, sevgi, saygı, fedakârlık gibi birtakım değerlere verilen önemin sosyal medya kullanımı ile azaldığı ortaya çıktı.
Artan sosyal medya kullanımıyla birlikte, çocuklara bir şeyler öğretme de azalıyor
Davranış boyutunda da günlük sosyal medya kullanımına yönelik farklılaşma bulundu. Günlük sosyal medya kullanımı arttıkça çocuklara yönelik davranışsal birtakım eğitimlere yönelik tutum azalıyor. Özellikle günlük 4-6 saat sosyal medya kullanımına, ailede manevi yaşantıdaki davranış boyutunda azalma eşlik ediyor. Artan sosyal medya kullanımıyla birlikte, çocuklara bir şeyler öğretme, yeteneklerinin gelişimine imkân sağlama, çocuk psikolojisini öğrenmeye yönelik okuma yapma ve buna göre davranma, farklı düşündüklerinde aile bireylerine saygılı olma, çocuğa seçenekler sunarak karar vermelerine teşvik etme, aile içinde fikir verme, çocukla oyun oynama, muhabbet etme ve konuşma davranışlarının azaldığı görüldü.
Sosyal medya kullanımı arttıkça, din eğitimi de en aza iniyor
Din eğitimi boyutunda, günlük sosyal medya kullanımı 4 saat ve üzeri olduğunda, ailede dini eğitime yönelik algı azalıyor. 1 saat ve altı sürede sosyal medya kullanıldığında ailede manevi yaşantı ve din eğitimi algısı normal seviyede seyrediyor. Günde 4 saat ve üzeri sosyal medya kullanıldığında azalma görülüyor. Bu kapsamda, sosyal medya kullanımı arttıkça, din eğitimi, ailede din eğitimi ve ahlaki birtakım davranışlara verilen önemin azaldığı söylenebilir.
Bu arada, Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın 2019’da yayınladığı Bilinçli Aile olmak kitabında da yer alan ve çalışmaya katılan birtakım manevi değerler şunlar:
– Meşveret (Conferring): Sorunların karşılıklı istişarelerle ve katılımlarla çözümlenebilmesi.
– Eşitlik (Equality): Aile içi kurallara uyma noktasında zaman, para, eğitim kullanımı gibi sorumluluklar ve meşguliyetlerde, özgürlük ve sorumluluk dağılımında, fırsatların kullanımında herkes eşit muamele görebilmelidir.
– Özerklik (Auotonomy): Her birey kendini aileye hem ait hissetmeli aynı zamanda da özgür hissedebilmelidir.
– Hakkaniyet (Justifying): Hak kullanımında herkes kendisini adil bir ortamda hissedebileceği dağılım olabilmelidir. Ebeveyninin ve çocukların hakları konusunda sınırlar belirli olmalıdır.
– Sevgi (Love, affection): Sevginin oluşturduğu sıcak ilişikler ailenin en kıymetli bağıdır, şefkati, fedakarlığı ve empatiyi bu duygu besler.
– Saygı (Respect, esteem): Aile bireyleri birbirlerinin kişilik haklarına özen göstermeyi başarabilmeleri gerekmektedir.
– Güven (Trusting, confidence): Sadakat duygusunun oluşabilmesi için birbirlerinden zarar görmeyeceğine dair aile bireylerinin emin olmaları gerekir.
– Paylaşımcılık (Sharing): Aile bireyleri birbirlerinin lehine bazı haklarından vazgeçebilecek etik anlayışa sahip olmalarıdır.
– Maddi kazanımlar (Secular upbringings): Ailenim varlık, şöhret, statü, güç gibi kazanımları birlikte tutan değerlere katkı sağlar – Manevi kazanımlar (Religious upbringings): Ailenin hayata, olaylara, ölüme, yaratılışa, İlahi güce, sabırlı olmaya, alçakgönüllü olmaya, varoluşa bakışı özellikle kriz zamanlarında bir arada kalmaya anlamlı katkı ve teselli gücü katar.